Grayson Perry İngiliz bir çağdaş sanatçı. Hem de Turner Ödüllü. Ben adını duymuştum ama kendisiyle ilgili fazla bilgim yoktu açıkçası. Channel 4 adlı İngiliz TV kanalına yaptığı belgeselde anlattığı yapıtlarını şu an  “Who Are You?” (Sen Kimsin?) başlığı altında, Londra’da bulunan Ulusal Portre Galerisi’nde görmek mümkün.

himself art fund
Kendisi…

Sözkonusu ücretsiz sergide genelde 2014 yapımı 14 eser var. Perry’nin bu çalışmalarının ortak özelliği, kimliğini değiştiren veya kimliği değişen, “sıradan insanları” ele alması: bunlar arasında Müslüman olan bir İngiliz kadın, cinsiyetini değiştiren ve erkek olan bir genç, iki eşcinsel babanın kurduğu bir aile, gözden düşen ve itibarını kaybeden bir politikacı, bir Alzheimer hastası da bulunuyor. Perry’nin çalışmalarıyla ilgili kendi ağzından yazılan açıklamalar, gerçek insan hikayeleri üzerinden milliyetçilik, aile, din, cinsiyet gibi kavramları sorgulatıyor. Bu kavramlara meydan okuyor da denebilir. Perry bu kişilerin her biriyle 3-4 gün geçirerek onları anlamaya çalışmış. Eserlerin biçimleri de özgünlükleriyle dikkat çekiyor: minyatür bir portre, duvar dokuması, heykeller, çanaklar, vazolar… Kullandığı malzemeler de enteresan: ipek, pamuklu kumaş, pirinç, fotoğraf…

Galeri bu mini-sergiyi müzenin daimi koleksiyonunun arasına gizleyerek oyunbaz ve zekice bir iş yapmış. Böylece bazı eserleri bulmak için deyim yerindeyse bir define avına çıkmak gerekiyor. Eserlere ulaştığınızda ise yanındaki eski portrelere de bakınca, sanatın geçmişten günümüze değişimine, farklı evrelerine tanık oluyorsunuz.

Bu hissin en yoğun yaşandığı, eser Factor ve Celebrity Big Brother gibi yetenek yarışmalarında birkaç yıl önce finale yükselen Rylan Clark’ın mini portresiydi. 26 yaşındaki Clark’ın havalı bir görünüşü var ama sesi için aynı şey söylenemez! Buna rağmen kendisi şu an bu yarışmaların yarattığı sanal balonun sözde kazananlarından biri. Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” sözünü geçerli kılan televizyon çağının yeni yıldızlarından. Çok kısa sürede ünlü olmuş, birçok hayranı var ve magazin basınında bugün hala haberleri çıkıyor. Şu an bu şovlardan birinin sunuculuğunu yapıyormuş. Memleketi, Londra’nın kuzeydoğusunda bulunan ve aksanıyla sık sık dalga geçilen Essex bölgesi. Portresi ise “The Earl of Essex” (Essex Kontu) adını taşıyor. Perry bu eserinin altındaki açıklamasında içinde yaşadığımız dönemin aristokratları ünlülerdir diyor. Bu yüzden Rylan’a Essex Kontu adını takmış ve eski dönemin aristokratları gibi portresini yapmış. Rylan’ın fiziksel özellikleri dikkat çekici, masmavi gözleri, kabarık saçları, (burada görünmese de) bembeyaz dişleri var. Perry onun “çıtkırıldım bir asilzadeyi” hatırlattığını söylerken haksız sayılmaz. Portreyi neden minik yaptığını ise şöyle açıklıyor: “21. yüzyıla ait ünlü portrelerinin doğal tuali cep telefonu ekranlarıdır.”

more_miniature_rylan
“The Earl of Essex”, 2014

Sergide beni en çok etkileyen eser, aşağıda görebileceğiniz “Comfort Blanket” (Konforlu Battaniye) oldu. Bunun gibi pop-art’ı çağrıştıran, renkli, karmakarışık ve çılgın eserleri seviyorum. Ama bu yapıtın asıl çekiciliği, İngiliz olmanın ne demek olduğu yorumundan ileri geliyor. Perry, halıdan dokuduğu ve bir duvarı tamamen kaplayan bu “banknotun” üzerine İngiliz kültürünü ve kimliğini nakış nakış işlemiş. İngiltere banknotlarında fotoğrafı bulunan 88 yaşındaki Kraliçe II. Elizabeth, İngiliz kültürünün yapı taşlarından biri olarak bu banknotta da yerini almış.

"Comfort Blanket", Grayson Perry, 2014
“Comfort Blanket”, 2014

Tabii ki buradan aralardaki küçük yazılar anlaşılmıyor. Ama Perry’nin İngiliz kültürünü genelde sevilen yönleriyle yansıttığı söylenebilir: çay, “fish and chips”, İngiliz bayrağı, sızlanma, Shakespare, Hint yemekleri, yağmur, David Bowie gibi İngiliz sanatçılar, özgürlük… Açıklamasında Perry insanların bu ülkeye istikrar, güvenlik ve hukukun üstünlüğü için göç ettiğini söylüyor ve “bundan gurur duymamız gerekli” diyor. Eh, haksız da değil. Peki bu çalışmanın adı neden “Konforlu Battaniye”? Macar bir arkadaşının buraya göçen annesi, İngiltere’yi sarınabileceğiniz bir “güvenlik battaniyesi” olarak tanımlarmış da ondan.

İlginç bulduğum çalışmalardan biri de “Memory Jar”dı (Hatıra Kavanozu). Bu vazo Alzheimer hastası bir adamı ve karısını gerçek aile fotoğraflarıyla birlikte resmediyor. Altzy adlı Alzheimer şeytanı da bu fotoğrafları yırtarak adamın hafızasından siliyor.

alz1
“Memory Jar”, 2013
alzh
Altzy, elinde makasıyla hastanın hafızasını yok ederken…

Aşağıda görebileceğiniz “The Ashford Hijab” ise Ashford adlı bir güneybatı kasabasında oturan, 20’li yaşlarında, beyaz ırk mensubu bir İngiliz kadının Müslüman olması üzerine. İpek bir eşarp üzerine işlenen motifler, Batı’nın tüketimi ve cinselliği pompalayan, aşırı içki içen toplumunu geride bırakan, bunun yerine çocuklarıyla birlikte Müslüman “kızkardeşlerinin” desteğine sığınan bir kadının öyküsünü anlatıyor. Bu portre, bana biraz yüzeysel geldi: genç kadının Müslümanlık anlatımından mı yoksa Perry’nin algılamasından mı kaynaklanıyor bilemiyorum. Sonuçta bütün dinler kadının cinsel olarak metalaştırılmasına karşıdır. Kapitalizmin tüketimi pompaladığı doğrudur, ama Batı’da yaşayan herkes bundan nasibini alır veya bundan kaçmak için illa dine sığınmak gerekir gibi öngörüler ne kadar gerçekçi? İngilizler çok içer, ama İngiltere’de yaşayan herkes çok içiyordur gibi bir yaklaşım doğru değil.

2014-11-08-NPG_893_1333_TheAshfordHija
“The Ashford Hijab”, 2014

The Sunday Telegraph gazetesi sanat eleştirmeni Alastair Smart’ın deyimiyle “Çağdaş İngiltere’nin şipşak fotoğrafını” çekmeyi başarmış Perry. “Modern Family” (Modern Aile) adlı çalışma bunun tipik bir örneği: birçok Avrupa ülkesinden sonra geçtiğimiz yıl İngiltere’nin de eşcinsel evliliğini yasallaştırmasıyla 10 yıl öncesine kadar belki hayal edemeyeceğimiz bir aile biçimi görünür hale geldi: eşcinsel evlilikler ve evlat edinilen çocuklar. İngiltere’de bu yasa değişikliğini muhafazakar sağcı hükümetin yapması da takdire şayan. Muhafazakar sağ teriminin Türkiye’deki gibi tanımlanmadığı ve algılanmadığı kesin bir gerçek!

Bu cesur, yeni şeyler söyleyen, eleştirmenlerin beğendiği, kesinlikle postmodern sergiyi gezmek için tam bir haftanız kaldı.

Sergi fikrinin nasıl geliştiğini Grayson Perry’den dinlemek isterseniz buraya buyrun:

National Portrait Gallery

Adres: St Martin’s Place London WC2H 0HE

Açılış saatleri: her gün 10.00 – 18.00 (Perşembe ve Cuma akşamları 21.00)                

ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

Bir Cevap Yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
error

Takibe almaya ne dersiniz? :)

tr_TRTürkçe