Erkan’s Field Diary’de yayımlanan, ilk yazım gazetecilik konuluydu. Linki burada: Gazeteciliğin geleceği üzerine (Türkçe)

Aşağıya da kopyalıyorum:

Gazeteciliğin Geleceği Konulu Bir Beyin Fırtınası

 

Londra‘daki Yazarlar ve Gazeteciler” adlı Meetup buluşmasının ilk konuğu Londra-City Üniversitesi’nin Gazetecilik Bölüm Başkanı, Profesör Dr. George Brock’tu. Bu toplantı için farklı ülkelerden gelmiş (Slovakya, Almanya, Türkiye, Hindistan, Yeni Zelanda, İrlanda, İngiltere, Finlandiya), ancak Londra’da yaşayan yaklaşık 10 gazeteci, gazeteci adayı ve gazetecilik öğrencisinden oluşan bizler, 17 Eylül akşamı Londra’nın fazlasıyla turistik ve popüler Covent Garden semtindeki bir Fransız lokantasında buluştuk.

Brock’un konuşması daha çok 3 Eylül 2013’te yayımlanan yeni kitabına (Out of Print: Newspaper, Journalism and the Business of News in the Digital Age” – “Baskısı Tükendi: Dijital Çağda Gazete, Gazetecilik ve Haber İşletmesi”) odaklandı. Basılı medyanın neden düşüşe geçtiğini ve dijital teknolojinin gazetecilik pratikleri üzerindeki etkilerini sorgulayan bu kitap, gazeteciliğin geleceği konusunda iyimser olmamız gerektiği savı üzerinde duruyor.

Kitap, gazetelerin internet sitelerinin basılı kopyalarından daha fazla tercih edildiği ve internetin haberleri gazetelerden daha hızlı ve daha çok kişiye dağıttığı günümüzde, gazeteciliğin küresel ölçekte yeniden düşünülmesi gerektiğini ve bu yeni teknolojinin taleplerini karşılamaya hazır olunması gerektiğini aktarıyor. Japonya’da, Almanya ve Finlandiya dışındaki Avrupa ülkelerinde (İngiltere de buna dahil) ve ABD’de gazete tirajlarının ve basılı versiyonun getirdiği reklam gelirlerinin düştüğü, baskı maliyetlerinin ise arttığı, “yurttaş gazeteciliğinin” ve sosyal medyanın etkisinin artık büyük olduğu dikkate alındığında, bu yeni iletişim çağında gazeteciliğin teori ve pratiğinin değişmesi gerekiyor. Brock konuşmasında bölgesel gazetelerin durumunun kötüye gittiğini, birçok online haber sitesinin başarılı olamadığını, habercilik kalitesinin günlük gazetelerdeki zaman baskısı yüzünden azaldığını anlattı. Artık orijinal haberciliğin yerini “churnalism” (yayık gazeteciliği)  almış durumda. Bu da hak ettiğinden daha düşük maaş alan “köle”lerin kendilerine halkla ilişkiler şirketleri tarafından gönderilen basın bültenlerini hızlıca yeniden yazdıkları bugünün gazetecilik pratiğine işaret etmekte.

Brock internetle birlikte enformasyon miktarının geçmişe oranla çok arttığını, ancak bunun her zaman güvenilir, saygın ve doğru enformasyon demek olmadığını anlattı. Ancak internetin gazete tirajlarının düşüşü konusunda günah keçisi haline getirildiğini söyledi: zira İngiltere’de ulusal çapta yayın yapan gazetelerin tirajları sanıldığı gibi internetin keşfiyle değil, televizyon ve radyoların yayına başladığı 1950’li yıllarda azalmaya başlamış.

Öte yandan dijital baskıların habere hızlı erişim dışında iki avantajı daha var: basılı gazeteler gibi çevreye zarar vermiyorlar; ayrıca tekzip ve düzeltmeler dijital baskılarda hemen yayımlanabiliyor. Gazete tirajlarının azalmasına cevaben, İngiltere’de yayımlanan beş günlük ve ciddi gazetenin ikisi, dijital gazete versiyonlarını paralı hale getirdiler. Bunlardan biri olan iş dünyası, ekonomi ve finans gazetesi Financial Times‘ın dijital baskısı, basılı versiyonuna göre çok daha fazla satıyor. İngiliz gazetelerinin dijital abonelik sistemiyle ilgili daha fazla bilgi için “İngiltere’de basılı medyanın geleceği: abonelik sistemi ve ücretsiz yayınlar” adlı blog post’umu şu linkten okuyabilirsiniz:

Peki gazetecilik mesleğinin ve bir haber aracı olarak gazetenin geçtiği bu zor dönemde Brock neden iyimserliği savunuyor ve önerdiği çözüm nedir? Brock öncelikle basılı gazetecilik reklamları gibi tek ve büyük bir gelir kapısının artık var olmayacağını kabul etmemiz gerektiğini söyledi. Bu gerçeğe bir an önce adapte olunması, yeni iş modellerinin ve gelir kaynaklarının geliştirilmesi gerekiyor, çünkü online yayıncılık şimdiye kadar yeni bir iş modeli bulabilmiş değil.

Yukarıda da belirtildiği gibi gazeteler artık haber değil, analiz, değerlendirme ve yorumları için okunuyor. Dolayısıyla basılı gazetelerin bir haber aracı ve kültürü olarak önemi, habere hızlı erişimi sağlayamadıklarından gelecekte azalacak. Ancak basılı gazeteler ölmeyecek, sadece dönüşecek. Örneğin günlük gazetelerin yerini haftalık gazeteler veya Pazar gazeteleri alacak, bazı gazeteler de dergi gibi uzmanlaşmış yayınlar haline gelecekler.

Brock’a göre bu geçiş ve değişim süreci yaşanırken gazetelerin başarılı olabilmesi için tek bir formül, sihirli bir değnek var olmayabilir. Ama burada aslolan, gazetecinin ahlak ve muhakeme duygusudur. “Yeni bir iletişim çağına girerken hiç kimse bu çağın ihtiyaçlarının tam olarak ne olacağını tahmin edemez. Tek yapabileceğimiz değişim sularında daha iyi yüzebilmek için donanımımızı artırmak olacaktır.” [1]

Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için Brock’un 21. yüzyıl medyası ve gazeteciliği konusuna odaklanan kendi internet sitesine göz atabilirsiniz:

george brock
Prof. Dr. George Brock

George Brock kimdir?

“Out of Print: Newspaper, Journalism and the Business of News in the Digital Age” (“Baskısı Tükendi: Dijital Çağda Gazete, Gazetecilik ve Haber İşletmesi”) adlı kitabın yazarı olan Brock, 2009’dan bu yana Londra-City Üniversitesi’nin Gazetecilik Bölüm Başkanı’dır. Muhabir olarak 1981’de girdiği The Times gazetesinde 2009’a kadar sayfa editörü, dış haberler editörü, yorum editörü, Brüksel büro şefi, Avrupa Haberleri Editörü, Yönetici Editör, Cumartesi Baskısı Editörü ve Uluslararası Editör görevlerini üstlenmiştir. Ayrıca düzenli olarak televizyona çıkmakta ve The Times gazetesinin Edebiyat Eki’ne, ABD, Polonya ve İsveç menşeli gazetelere yazmaktadır. 2004-2008 yılları arasında Dünya Editörler Forumu’nun başkanlığını yapmıştır ve 2001’den bu yana yönetim kurulu üyeliğini sürdürmektedir. Uluslararası Basın Enstitüsü yönetim kurulu üyeliğini ve İngiltere Komitesi başkanlığını yapan Brock, 1997-2004 arasında da The Times Gazetesi Ltd. Şti.’nin yönetim kurulu üyeliğini üstlenmiştir. Brock’un daha önce ortak yazarlığını yaptığı kitap çalışmaları arasında, İngiltere’nin “Demir Leydi” lakaplı eski ve en nüfuzlu Başbakanlarından Margaret Thatcher‘ın “Thatcher” başlıklı, 1983 tarihli yaşam öyküsü de yer almaktadır. Londra’da yayımlanan bu kitaptan önce, 1980 yılında ABD’de yayımlanan “Siege Six Days at the Iranian Embassy” adlı kitabın ortak yazarıdır. 1976-1987 yılları arasında The Guardian gazetesinin Pazar günleri yayımlanan kardeş gazetesi The Observer’da çalışmıştır. Oxford Üniversitesi Modern Tarih bölümündeki yüksek lisansını 1973 yılında tamamlayan Brock, Fransızca da bilmektedir.

[1] Kaynak: http://www.scribd.com/doc/28560140/George-Brock-Is-News-Over 17 Mart 2010, George Brock, “Is News Over?” başlıklı City Üniversitesi Gazetecilik Bölümü açılış konuşması”

Yazının İngilizcesi ise şurada: Gazeteciliğin geleceği üzerine (İngilizce)

Buradan da okunabilir:

A Brainstorming Session with George Brock About the Future of Journalism

“The first guest of the Meetup group “Journalists and Writers in London” was Prof. George Brock, the Head of Journalism Department at City University London. The members consisted of nearly 10 Londoners from Slovakia, Germany, Turkey, India, New Zealand, Ireland, UK, and Finland. Among us were journalists, former journalists or journalism students. We met on 17 September 2013 at a nice and cosy French restaurant in Covent Garden, maybe the most touristic and popular spot in London.

In his short talk, Mr Brock mostly focused on “Out of Print: Newspaper, Journalism and the Business of News in the Digital Age”, his new book published on 3 September 2013.  Analysing why the print media has hit an all-time low now and the effects of the digital technology on journalism practices, this book argues that we have to be optimistic about the future of journalism.

Today, digital versions of newspapers are preferred to hard copy versions. Also, the internet distributes the news stories faster and to more people compared to newspapers. This book argues that journalism has to be reconsidered in the global scale and we have to be ready to meet the demands of the new technology. If we would consider that the circulations and advertisement revenues of hardcopy newspapers are decreasing in the UK, Japan, European countries (except Germany and Finland), and the USA, that the printing costs are increasing, and the influence of “citizen journalism” and social media is growing, then we would see that the theory and practice of journalism have to change in this new era of communication. Brock explained that the regional newspapers are not doing great either, and most of the news websites cannot be successful. He also noted that the quality of reporting has decreased because of the time pressure that the daily papers suffer from. Consequently, “churnalism” replaced original journalism in recent times. This refers to the journalism practice of media “slaves”, who are paid lower than they deserve and quickly rewrite press releases sent by PR companies.

Brock also pointed out that the internet increased the information quantity a lot compared to the past, but this does not always mean respected, credited and accurate information. However, he also pointed out that the internet has been seen as a scapegoat regarding the decrease of newspaper circulations. Actually, national newspaper circulations in the UK have not started with the discovery of the internet as many people think, but in 1950s when TV channels and radio stations began their broadcasting.

Another point is that the digital versions of newspapers have two other advantages. Firstly, they do not raise environmental concerns. Secondly, corrections and clarifications can be published immediately in these versions. Realising that newspaper circulations are dropping, The Times and Financial Times, two of the five daily quality newspapers in the UK, have created a paywall for their digital content.

The digital edition of Financial Times, focusing on business, economy and finance is now selling much more than its hardcopy edition. For more information regarding the digital subscription system of British newspapers, you can read my blog post titled “The Future of Print Media in the UK: Subscription System and ‘Freemium’ Magazines”.

This all means that journalism as a profession and print newspaper as a newsgathering device are having a hard time now. So why Brock goes for optimism and what is his suggestion to resolve these issues? Firstly, we have to accept that advertisement will not exist anymore as the sole big source of income for hardcopy papers. Journalists have to adapt themselves to this as soon as possible. As well as finding new sources of income, developing new business models is essential because online publishing could not find one until now.

It is clear that hardcopy newspapers are not read to access to news anymore because people found other ways to quickly access to news. However, although their significance as a news gathering device will be decreased more in the future, printed papers will no die, as they are a rich source of comment and analysis. They will only transform. For example, daily papers will be replaced by weekly or Sunday papers. Also, some newspapers will become specialised magazines.

According to Brock, for newspapers to be successful there may not be a unique formula or a magic wand that can be useful while in this transition period. But journalists’ morality and judgment is essential anyway: “We’re entering a new communications age and no one can accurately predict what exactly those needs will be. We can only equip ourselves better to navigate change.” [1]

For more information about the future of journalism, you can refer to Brock’s personal website, focused on 21st century media and journalism: George Brock’s personal website.”

George Brock
(Courtesy of George Brock)

[1] Source: Professor George Brock’s lecture titled “Is News Over?” at City University London, on 17 March 2010:   

ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

Bir Cevap Yazın

tr_TRTürkçe