Ezginin Günlüğü “kardeşi kadar eski bir sokakta görenler” içindir ilk aşkını. O sokakta çay içen, sigara tüttüren, keyif kahvesi pişiren insanlar için bir araya gelmiştir sanki grup üyeleri. Büyük ihtimalle Arnavut kaldırımlıdır bu sokak, kedilerin miyavladığı ve eski ahşap evlerle doludur, cumbalı tarafından.

Sokak eskidir, çünkü “dünya naylondur, anlamak güçtür”, ancak “geçmiş yıkayabilir içlerini” insanların. Belki de bu nedenle 1970lerde unuttuğu gençliğini geri getirmeye çalışarak iç burkan sözler süsler demli besteleri.

Nadir1
Grubun kurucularından, en eski üyesi ve pek çok şarkısının yazarı Nadir Göktürk

Ezginin Günlüğü insana en azından blog postu, hatta şiirler, belki de öyküler yazdıracak kadar ilham vericidir. Asla boş değildir şarkılarının içleri, en oynakları bile duygu doludur, güfteden besteden damardan.

Bu şarkılarda ille de eski İstanbul’u bulursunuz, göçtüğünüz memleketinizi, sizi çoktan unutmuş ama iz bırakmışları… Cihangir’deki değil, Kuzguncuk’taki küçük mahalle kahvesinde demli ve bol şekerli bir çay ya da ille de orta ve elbet bol köpüklü Türk kahvesi içesiniz, yağmura bile el edesiniz gelir güleryüzlü hüznünüze fon oluşturduğu için. Bir sigara da tüttürebilirsiniz içtiğinizin yanında, grup üyelerinin çoğunun yaptığını sandığım gibi. Belki de içinizden teşekkür edersiniz yağmura, kendisini size sevdirebildiği için böylesi şarkılarla. Ya da bu şarkılara teşekkür edersiniz, size yağmuru bile sevdirdiği için. Naylon dünyaya sessiz bir haykırışla karşı çıkmaktır Ezginin Günlüğü. Yumuşacık müziğin içinde saklayabildiği isyan potansiyelini işitebilmek demektir. Her seferinde mısralarında yeni bir şey bulduğunuz sözlerdeki anlamdır, müzikteki derinliktir, düzenlemelerdeki sükuttur. Ezginin sesi duyulsun diye düzenlemeler çalgılara fısıldamalarını söylerler onların şarkılarında. Ne de olsa ‘Ezgi’nin günlüğüdür aslolan, çalgının değil. Enstrümanlar sadece bir araçtır duyguları aktarmak için. Ve duygusalların kutsal kitabı Ezginin Günlüğü’dür. İçden gelen en temiz duyguların. Saf olanlarının. Ezginin Günlüğü bir klasiktir hiç sıkılmadığınız ve deha işi bulduğunuz romanların müzikal eşdeğeridir.

999990_10151519058398093_873343283_n
Ezginin Günlüğü albüm kapaklarından bir kolaj…

Bir gemi geçer uzaklardan, en azından bir vapur. Küçük bir takacık belki de. Ama bilirsiniz ki sizin kalbinizin yakınlarındadır o, çünkü size geçmişinizin en sevdiğiniz ya da en yad ettiğiniz parçalarını taşımaktadır. Eskiyi idealleştirir gözünüzde. Bugün ve gelecek yoktur, yalnızca geçmiş vardır artık. İçlerine dokunan geçmiş mi ağlatır gurbet kuşlarını, “duraktan kalkan dolmuşlar” mı, yoksa aşka yürünen “terlik”ler mi; yoksa geçmişi bu kadar iyi dillendiren şarkılar mı, orası bilinmez. Onun içindir ki henüz ortaokuldayken bir şehirlerarası otobüs terminalinde  kendisiyle yaşıt olan grubun sadece adı ilgisini çektiği için “Oyun” kasetini tesadüfen alıp walkman’ine yerleştirmekten hiç pişman olmamış bu satırların yazarının olduğu kadar, kendisiyle ve geçmişiyle hesaplaşanların, yaş dönümlerine girenlerin, eski günlerinin çağrıştırdıklarını unutmak istemeyenlerin de iksiridir Ezginin Günlüğü. Sanki hayal kırıklıklarının bile yaşanması gerekmektedir ki onlardan geriye şarkı tozları kalsın. Ya da söz kırıntıları. Bir de tecrübe kalıntıları. Yaşanmışlıklardan bunlar bir şartla kalsın, şarkılarımızı illa ki yine Ezginin Günlüğü yapsın.

1288293822.60937700
Hüsnü Arkan’lı son Ezginin Günlüğü albümü, “Eski Arkadaş”…
ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

Bir Cevap Yazın

tr_TRTürkçe