Geçenlerde Time Out dergisinden güzel bir kupon satın aldım: bu kuponla Peru lokantası Casita Andina’da toplam 8 tabak yemeği, 20 sterline yiyebiliyordunuz. İki kişi için oldukça uygun bir fiyat ve yeterli porsiyonlar. Biz de böylece hem leziz yemekler yemiş, hem de Peru mutfağını tanımış olduk.
Soho’da küçük bir lokanta burası, iki katlı eski bir evin duvarları Peru’nun meşhur dokuma ürünleriyle çerçevelenmiş… Garsonlar son derece güleryüzlü ve tatlı.
Genelde lokantalar kuponlu müşterileri için ayrı bir set menü yaparlar ve bu set menü normal menüden daha basit yemekler içerir. Casita Andina bunun yerine bize orijinal menüsünü sunduğu için gözümüze girdi. (Sadece iki spesiyal yemeği kuponla alamıyordunuz, o kadar da olurdu 🙂 Menü aşağıdaki gibiydi:
Peru mutfağı deyince aklıma pek bir şey gelmiyordu ama Ceviche’yi (seviçe diye okunuyormuş) duymuştum. Peru’nun milli yemeği denebilecek bu yöntem, Orta ve Güney Amerika ülkelerinde yaygınmış. Çiğ ve soğuk sunulan balık diye bildiğim için önce yemem dedim ama taze kırmızı soğan ve hafif acılı, sarı sosuyla gayet de yeniyormuş 🙂 Belki ana yemek olarak yiyemem ama iştah açıcı olarak neden olmasın? Zaten tam olarak çiğ de değilmiş aslında bu yemek. Bir işlemden geçiyormuş yine. Limon ya da misketlimonu yani yeşil limon suyu içinde iki saat marine edilerek pişmiş bir görüntü alıyor ve limonun asidiyle turşu gibi olgunlaşıyormuş. Bizim tattığımız ceviche, levrekten yapılmıştı (aşağıdaki fotoğrafta görülebilir), ama birçok balık çeşidiyle yapılması mümkünmüş. Önemli olan çok taze bir balıkla yapılmasıymış. Zaten bayat balıkla yapılsa herhalde gıda zehirlenmesine neden olur! 🙂 Rahmetli yemek yazarı ve gurme Arman Kırım şu yazısında, seviçe için kullanılacak balıklar “aynı gün (ya da bir gün önce) yakalanmış ve mutlaka buzda en az 6 saat bekletilmiş” olmalı diyor. Kılçıksız fileto halinde hazırlanması gerekirmiş.
Casita Andina, kullandığı malzemelerin neredeyse tamamını İngiltere’de yetişen ürünlerden derliyor, yerel üreticiden alıyor. Yüzde 10’undan azını ise Peru’daki organik “adil ticaret” mahsulünden seçiyor. Kullandığı kırmızı et ise belli çiftliklerde yetiştirilen hayvanlardan geliyor. Eminim buradaki yemeklerin lezzetinin sırlarından biri de budur: yerel mahsul ve kaliteli et.
Peru mutfağının şaşırtıcı bir yanı da, birbirine hiç yakışmayacağını düşündüğünüz malzemelerin aynı tabakta pekala birleşmesi ve Vedat Milor‘un deyimiyle damağınızda lezzet patlaması yaratması. Mesela aşağıdaki portakallı salatanın yardımcı oyuncuları limonlu ve kekikli yoğurt ile fıstık harmanlanınca harikalar yarattılar! Peru’da çok bulunan “superfood” quinoa da salatadan eksik edilmemişti.
Ayrıca çok zengin malzemeli bir mutfak, hem et hem balık ürünlerine hakim. Casita Andina’da sunumlar da lezzetler kadar görkemli. Birkaç örneği fotoğraflarda görebilirsiniz.
Aşağıdaki tavuk yemeği, Peru’ya has zeytin sosu ve bıldırcın yumurtasıyla tatlandırılmıştı.
Pancar ve patatesin birleşiminden ortaya çıkan renk ve tat cümbüşü aşağıdaki fotoğrafta görülebilir.
Casita Andina’nın en sevdiğim yanı tüm yemeklerin sevdiklerinizle paylaşmak için meze – tapas formatında hazırlanmış olmasıydı. Küçük tabaklarda birçok yemeği alıp tadabiliyorsunuz böylelikle.
Bahsettiğim kuponu alan 100. kişi olduğum için aşağıdaki yemek kitabını da bana hediye ettiler. Martin Morales adlı aşçının eseri olan “Ceviche: Peru Mutfağı” adlı kitabı The Sunday Times adlı pazar gazetesi Yılın Yemek Kitabı seçmiş. Kitap 10 dile çevrilmiş bile.
Morales kim mi? “Ceviche” markasının kurucusu, aynı zamanda yazar, yayıncı… İlginç bir özgeçmişi var: Peru doğumlu Martin, daha önce müzik sektöründeymiş. iTunes Pan Europe’un kurucusu olarak Steve Jobs’la çalışmış, bu bölümün müdürlüğünü yapmış. Disney Music’in başında bulunmuş. Kulüplerde DJ’lik gibi başka müzik işlerini tatmış. Ama 9 yaşından bu yana yemek pişiriyormuş ve resmi aşçılık eğitimi almadan kendini şef olarak yetiştirmiş. 2012’de de müzik kariyerinden vazgeçmiş, evini satmış ve elinde kalan bütün parayla ilk lokantası Ceviche Soho’yu açmış. Kendi yerini açmak 10 yıldır rüyasıymış. Epey başarılı olduğu söylenebilir. Ceviche’ten sonra Doğu Londra’nın hipster’dan geçilmeyen “cool” mahallesi Shoreditch’te Andina’yı açan Morales’in bu lokantalarını Onur Baştürk de Hürriyet’teki şu yazısında tavsiye etmişti. Morales’in en son bombası da, bizim gittiğimiz Casita Andina’yı Soho’ya kondurmak olmuş. Hayallerinin peşinden gitmek tam da bu olsa gerek! 🙂 Morales “Peru mutfağının en tatlı Büyükelçisi”, “İngiltere’deki Peru yemekleri devriminin öncüsü” olarak tanımlanıyor.
Londra’da nerede yiyelim derseniz, Casita Andina’yı es geçmeyin derim 🙂
Adres: 31 Great Windmill St, Soho, London W1D 7LP
Açık olduğu saatler:
Pazartesi-Cuma: 11.00-00.00
Cumartesi-Pazar: 10.00-00.00
Güncelleme: Bu lokanta maalesef kapanmış. Ama kardeş lokantası Andina, Shoreditch’te hala açık.