Mary Portas, daha önce İngiliz gazetelerinde alışveriş konusunda köşe yazarlığı yapmış, televizyon programı sunmuş bir alışveriş danışmanıydı. Birkaç yıl önce Londra’nın ünlü büyük mağazalarından House of Fraser için bir ayakkabı koleksiyonu bile tasarlamıştı. İngiliz yayıncı, son projesi Mary’s Living and Giving Shop (Mary’nin Yaşa ve Bağışla Dükkanı) ile unvanlarına girişimciliği de eklemiş oldu. Portas’ın beş yıl boyunca üzerinde çalıştığı bu proje, 2009’da hayata geçmiş ama ben yeni keşfettim gibi bir şey 🙂

İngiltere’de bu tarz, “charity shop” adı verilen dükkanlar çok yaygın. Buralarda halkın bağışladığı yani ikinci el ürünler genelde uygun fiyatlara satılıyor, geliri de hayır kurumlarına gidiyor. Buralarda kitap, DVD, CD, giysi, fincan takımı, aksesuar, çanta, ayakkabı vs… ne ararsanız var. En ünlü bazı “charity shop”lar arasında Oxfam (özellikle ikinci el kitap ve DVD, CD koleksiyonu hatırı sayılır), British Heart Foundation (ikinci el mobilya mağazası da var), British Red Cross ve Cancer Research UK bulunuyor. Mary’nin dükkanı ise Save The Children adlı meşhur hayır kurumuyla anlaşmış. Böylece hem uygun fiyata alışveriş yapıp aile bütçenize katkıda bulunmuş, hem de ikinci el eşyalara çöpe gitmemesi için bir şans vermiş oluyorsunuz! Üstelik çocuklara da dolaylı olarak yardım ediyorsunuz. Eh, daha ne olsun? 🙂 Amerikalıların “win-win situation” (“iki taraf da bu işten kazançlı çıktı”) dediği bu olsa gerek!

marys_living_and_giving_charity_shop_voluteer_save_the_children_main
Mary, dükkanlarından birinin önünde poz vermiş…

Ama Mary’s Living and Giving Shop’un türünün örneği diğer dükkanlardan bir farkı var: bağışlananlar kaliteli, hatta bazen “designer” parçalardan oluşuyor ve az kullanılmış durumdalar. Ama fiyatları ikinci el olduğu için çok uygun. Mesela normalde 60 küsür pounda satılan, çok popüler Cath Kidston marka (hani çiçekli desenli şu muşamba çantalar, çakması da yapılıyor 🙂 bir çantayı burada 20 küsür pounda bulabilmiştim. Hem de yeni gibiydi! İşte bu alışveriş yapmanın suçluluğunu azaltacak bir faktör 🙂 Bu arada Cath Kidston markası hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki yazıma şuradan göz atabilirsiniz.

Üstelik yeni yerine ikinci el eşya veya ürün satın alarak çevreyi de korumuş oluyorsunuz: çünkü böylece çöp üretmiyorsunuz, eskiler değerlendiriliyor. Sürdürülebilirlik açısından da tam bir “win-win situation”! Dükkanda ürünlerin sergilenişi ve vitrin tasarımı normal mağazaları aratmıyor. İçeride gördüğüm markalar arasında Celine, Balenciaga ve Burberry vardı. Dükkanın Londra’nın nezih, zengin mahallelerinde ve İskoçya’nın başkenti Edinburgh’ta şubeleri mevcut.

Bu mağazalarda satılan tüm ürünlerden elde edilen kâr, Save The Children Vakfı’na bağışlanıyor. Bu paralarla şimdiye kadar şu projeler gerçekleştirilmiş:

  • Güney Sudan’da her biri 8 derslikli iki ilkokul yaptırılmış. Buradaki 300 öğretmen bir enstitüye  gönderilerek eğitim sertifikası almış.
  •  Bangladeş’te aşırı yoksul 24.000 haneye, bir yıl yetecek kadar gıda ürünleri elde etme seti verilerek ailelerin besleyici yiyecekler yemeyi ve yetiştirmeyi öğrenmeleri amaçlanmış.
  • 1.000 toplum sağlığı çalışanına bir yıl boyunca destek verilmiş (ne tür bir destek olduğu internet sitesinde belirtilmiyordu)
çevreci
Dükkanın mottosu: “ÇÖPE ATMA, BAĞIŞLA! Hiç giymediğimiz 7 milyar sterlin değerinde kıyafete sahibiz. Bizi yetiştiren topluma bizim de bir şeyler vermemizin zamanı geldi.”

 

Siz de uygun fiyata, butik bir alışveriş deneyimi yaşamak istiyorsanız, adresler ve çalışma saatleri için şuraya buyrun 🙂

ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

1 Comment

Bir Cevap Yazın

tr_TRTürkçe