Ne zamandır İngiltere’de medyadan bahsedememiştim. Geçen gün favori dergilerimden Stylist’te gördüğüm bir makalenin üzerine bu konuyu yazmak istedim. Lucy Foster imzalı, üçüncü sayfa konulu makaleyi buradan okuyabilirsiniz. İngiltere’de de üçüncü sayfa kavramı var, ama bizdekinden farklı. Buradaki bulvar gazetelerinin üçüncü sayfalarında bizdeki gibi iç karartıcı cinayetler ve kazalar değil, yarı çıplak genç kadınlar yer alıyor. Aynı bizdeki Şok ve Bulvar benzeri gazeteler gibi. Tabii ki ciddi gazeteler bunlara yer vermiyor.
Lucy-Anne Holmes adlı bir yazar ve aktrisin 2012’de başlattığı `No More Page 3` (Üçüncü Sayfa Kaldırılsın) adlı kampanya aslında İngiltere’nin en çok okunan (günde yaklaşık iki milyon satışı var) bulvar gazetesi The Sun’ın üçüncü sayfasındaki çıplak kadın fotoğraflarını kaldırması talebine dair.
Neden mi? Ailelerin okuduğu dolayısıyla çocuk ve gençlerin mutlaka evde gördüğü bir günlük gazete olan The Sun’a “yumuşak pornoyu” yakıştıramıyorlar. Böylece bu günlük hayatta normalleştirilmiş bir olgu haline geliyor. Halbuki normal değil. Ayrıca 2003 yılına kadar poz veren mankenler 16 yaşındaymış, üstelik okul üniformalarıyla poz veriyorlarmış. Bunun pedofiliyi bile teşvik ettiği söylenebilir. Dolayısıyla bu tür günlük gazete yayınlarının çocuk ve gençlere kötü örnek olduğu düşünülüyor. Fotoşoplu, bol rötuşlu bu fotoğraflar ergenlik çağındaki kızların kafasında mükemmel beden algısının oluşmasına ve kendi bedenlerinden memnun olmamalarına neden oluyor. Akabinde gelen yeme bozukluklarında bile böyle fotoğrafların günlük gazetelerde yer almasının etkisi büyük. Ayrıca genç erkeklerin kafasında da kadınların birincil görevinin erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak olduğu yönünde saçma zihinsel kodlar oluşturuluyor. İşçi Partisi’nden Londra milletvekili olan StellaCreasy, derginin “bu sayfayla bir kadının değeri konusunda gönderdiği mesajların” olumsuz olduğuna dikkat çekiyor. Şu sözleriyle de kampanyanın mihenk taşı olan slogana (“Boobs Aren’t News”) atıfta bulunuyor: “Gazetede haber olur, memeler haber değildir.”
Bunun dışında gazetede erkeklerin spor ve siyaset gibi ciddi alanlarda başarıları yazılırken kadınlar erkeklere seks objesi olmak dışında bir şeyler başaramazmış gibi bir algı yaratılıyor. Onlar “nesne değil, insan.” Bu kadınların hepsinin genç, beyaz ırktan ve zayıf olması da eleştirilen başka bir konu. Seksi olmak sadece genç, beyaz ırktan zayıf sarışınların tekelinde değil ve olmamalı da.
Masanın karşı tarafında ise sansüre karşı olduğunu, insanların istediği yayına bakma ve onu satın alma özgürlüğü bulunduğunu savunanlar da var. Ama ben bu argümanı pek tutmadım. Sonuçta burada özgürce istediği yayını seçemeyen, ama ona maruz kalan, henüz reşit olmamış çocuk ve gençlerden de bahsediyoruz. Ayrıca günlük gazetelerin halka karşı sorumlu bir yayıncılık politikası olmalıdır diye düşünüyorum. Buradaki hedef sadece bu fotoğrafların The Sun’dan (gönüllü olarak) kaldırılması, sansürcülük oynamak değil. Kampanya sahiplerinin erotik yayınlarla bir alıp veremedikleri de yok. Sadece herkesin anlaması gerekir ki bu tür fotoğrafların yeri günlük gazeteler değil, spesifik yayınlardır. Bu tür yayınları da isteyen zaten gidip ayrıca satın alabilir veya internet üzerinden takip edebilir. Bu da zaten halihazırda olan bir şey, bu ülkede buna karışan zaten yok.
İçinde bulunduğumuz Ocak ayında Üçüncü Sayfa kaldırılana kadar 30 İngiliz üniversitesi gazeteyi boykota devam edecek. Change.org adlı ünlü sosyal sorumluluk sitesindeki kampanyada şimdiye kadar 240.742 imza toplandı, ancak daha 700.000’in üstünde imzaya ihtiyaç var. Ben imzaladım!
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum.
Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim.
Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com
Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂
Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz:
https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/
Keyifli okumalar… 🙂
View all posts by ingiliz filiz →