Teknede yaşamak konulu bu yazıyı, blogumun okuyucularından Mesut Yıldız’ın isteği üzerine yazdım. Kendisine yeni bir konuda araştırma yapmamı sağladığı için teşekkür ederim 🙂 Umarım onun sorularına cevap verebilmişimdir.
Londra’da artan satılık ev fiyatları ve kiralar nedeniyle, son yıllarda birçok kişi kanallarda yüzen küçük teknelerde yaşamaya başladı. Aldığım son bilgilere göre, Londra’da yaklaşık 10.000 kişi teknede yaşıyor. Bu sayı son 10 yılda yarı yarıya artmış. Üstelik son beş yılda bu kişilerin sayısı yüzde 36 oranında artış gösterdi. Tek kişi için değil belki ama, bir çift için bu yöntemin ev kiralamaktan veya satın almaktan çok daha ucuza geldiği kesin. Peki insanlar neden kanallarda yaşıyor? Ev fiyatları, kiralar ve faturalar bellerini bükmesin diye. Zira teknelerin fiyatı sadece 100.000 sterlinden başlıyor. (1 milyon sterlinden yüksek fiyata sahip olanlar da yok değil.) Artık bu fiyatın iki katına bile Londra’da oturulacak durumda ev almak hayatl. Ama daha önemlisi, özgürlük eksenli bu hayat biçimini seviyorlar da ondan. Düşünsenize, yüzen bir eviniz var ve Londra’nın, hatta İngiltere’nin her yerine istediğiniz zaman gidip gezebilirsiniz! Kendi keyfinizin kahyasısınız. Bu teknelerde yaşamayı tercih edenler daha çok üniversite öğrencileri, sanatçılar ve boşanmış insanlar. Ama iki çocuklu Lawrence ailesi de bu seyyar hayatı tercih edenler arasında yerini almış: normal bir evde yaşarken yılda 11.000 sterlinin faturalara gittiğini gören aile, teknede yaşamaya başlayınca bu rakamın tam 8.000 sterlin azaldığını fark etmiş. Ailenin babası, evde yaşarken bütün maaşım elimden kayıp gidiyordu, şimdi ise elimde para kalıyor ve ev kredisi (mortgage) ödemediğimden içim rahat, diyerek açıklıyor durumu. Ailenin annesi, çocuklar artık bir odayı paylaşıyor diye arada bir suçluluk hissediyorum ama genel olarak hallerinden memnunlar, diyor. Sakin, su sesiyle baş başa yaşamak isteyenler için birebir bir seçim gibi duruyor.
35 yaşındaki Lee Thornley de bu tekneseverlerden biri. Geçmişte bir dönem Londra’da haftada dört gün kalacak bir yere ihtiyacı olmuş, ancak Londra’da kiralar el yaktığı için teknede yaşamaya karar vermiş. Sonra girişimci ruhu sağ olsun, içini lüks bir şekilde yaptırdığı başka tekneleri satmaya başlamış. 150.000 sterlinden başlayan fiyatlarla satın alınabilecek bu tekneleri 16 haftada teslim edebiliyormuş. Bu konforlu teknelerde yalıtım, yerden ısıtma, soba, mermer tezgahlı mutfak, ahşap parkeler, bol tazyikli “power shower” duş ve hatta teknenin tepesinde teras ya da yeşil bahçe bile oluyor.
Ama her ev gibi kanal teknelerinin de kötü yanları var. Bir kere bunlar ince uzun oldukları için içlerinde yaşamak bazı insanlara daral getirebilir. Hele benim gibi klostrofobiklere! Ayrıca eşyalarınızı koyacak yeterince dolap ve depolama alanı yok. Lawrence ailesinin annesi, pek çok giysisini vermek zorunda kaldığını ve artık kocasıyla bir tek gardrobu paylaştığını söylüyor. Giysi dışında kitap, vb. yer kaplayan eşyaların çoğundan vazgeçmek gerekiyor. Ayrıca teknenin bir sürü bakım ve onarım işiyle de ilgilenmek lazım. Tam zamanlı çalışan bir insan, haftasonlarının büyük bölümünü bu işlere ayırmak zorunda kalabilir. İnternet bağlantısı hızı çok iyi değil, gidip geliyor, diyenler var. Şahsen bana uygun bir hayat tarzı değil. Ama seveni de çok, o ayrı.
Yine de ben tekne almak istiyorum diyenler için fiyatlar doğal olarak teknenin boyutuna, yaşına ve bulunduğu lokasyona göre değişiyor. Daha çok nakit parayla satın alınan tekneleri ancak krediyle alabilecek durumdaysanız, o da sorun değil. Arkle Finance adlı firmadan yedi yıllık tekne kredisi veriyor. Ancak başta yüzde 30 civarında depozito istiyorlar. Teknenin fiyatı eve göre çok düşük olduğu için haliyle istenen depozito daha yüksek, toplam kredi verilen süre de daha kısa oluyor.
Gelelim gündelik hayata. Tekne için gerekli olan su, pompa ve dizel yakıtı marinalardan satın alınabiliyor. Gelecek mektuplar için posta adresi marinalardan biri olarak verilebiliyor. Bilen bilir, İngiltere’de bütün resmi işler postayla yapıldığı için bu devirde evlere gelen posta sayısı hiç de az değildir! Teknelerin çoğunun televizyon, duşu ve tuvaleti var. Tuvalet pisliğini marinalarda pompalamak suretiyle boşaltmak mümkün. Kışın soğuk olmuyor, çünkü çok küçükler ve yalıtımları iyi. Ayrıca soba veya radyatör ve dizel ısıtıcı ile içeriyi ısıtmak mümkün. Hatta içlerinde çamaşır ve bulaşık makinesi bile olan tekneler varmış, ama tabii ki bunun için yeterince büyük bir su tankı ve elektrik sistemine ihtiyacınız var. Bu da daha büyük ve daha pahalı bir tekne anlamına geliyor. Ayrıca tekneyi bir yere bağlamak yerine sürekli gezdiriyorsanız jeneratör almanız tavsiye ediliyor. Diğer masraflara gelecek olursak:
- Öncelikle demir atabilmek için para ödemek gerekiyor. Bu da haftada 1.000 sterline kadar çıkabilen bir masraf kapısı demek. Londra içinde demir atmak, tahmin edebileceğiniz gibi diğer bölgelere kıyasla çok daha pahalı. Daimi demir atma izni çok popüler olduğundan herkese verilmiyor. Bunlar İngiltere’de aynı evlerde söz konusu olduğu gibi “lease” yani uzun dönemli kiralarla satılıyor. Chelsea, Battersea ve Wandsworth gibi Londra’nın güneybatısında kalan, nispeten daha zengin bölgelerde 50 yıllık lease’ler satın alınabiliyor, buralar bu nedenle revaçta. Ama geri kalan semtlerde önce bir yıllık lease alınıp her yıl yenileniyor. Bunu yapmak istemezseniz, daimi seyir izni alabilirsiniz. Ama bu çerçevede bir yerde iki haftadan fazla demirleyemiyorsunuz.
- Evdeki gibi yıllık belediye vergisi (council tax)
- Evdeki gibi su, elektrik ve doğalgaz faturaları
- Tekneye ve eşyalarınıza sigorta
- Benzin, motor yağı, tuvaleti ve pompaları çalışır halde tutmak için ödemeniz gereken kalemler
- Yıllık tekne bakımı
- Teknenin gövdesinin kontrolü ve üç yılda bir boyanmasının getirdiği masraf
- Teknenin yedi yılda bir sudan çıkarılması ve gövdesinin kazınmasının getirdiği masraf
- Teknenin dört-beş yılda bir cila masrafı
- Dört yılda bir alınması gereken tekne güvenliği sertifikası (ücreti 100 sterlinden başlıyor)
- Küçük tekneler için “İngiltere Suyolları Lisansı / İzni” (yılda yaklaşık 400 sterline mal oluyor)
Bunun dışında, teknede yaşayanların artması, daha çok kanal trafiği, daha çok kirlilik ve gürültüye neden olmuş. Bu nedenle kanal boyunca karadaki evlerde yaşayan bazı kişiler teknelerde yaşayanları şikayet edince, bazı bölgelerde teknecilerle araları bozulmuş. Dolayısıyla birçok teknecinin tavsiyesi şu: sadece ucuz olsun diye değil, böyle bir yaşam tarzını seviyorsanız bu işe girin. Yoksa astarı yüzünden pahalıya gelir.
Genel anlamda bu konuda daha fazla bilgi edinmek için, Canal Junction’a bakabilirsiniz. Marinalarla ilgili bir başka yazı ise şurada.
Not: Eski yazılarımdan birinde, sözünü ettiğim bu tür teknelerden birini alıp kitabevine dönüştürmüş bir girişimcinin gülümseten öyküsü vardı. İsterseniz buradan okuyabilirsiniz.
Güzel bir araştırma , ilgimi çekti , bilgilendim … Emeğinize sağlık , teşekkürler …
Sevindim, çok teşekkürler Beyhan Hanım 🙂