İngiltere’den Çevreci Adımlar…

Geçtiğimiz Ekim ayında İngiltere’de süpermarketler, çevreci bir güzellik yaptılar: alışverişle birlikte müşterilerine plastik torbaları ücretsiz vermekten vazgeçtiler. Her plastik torba başına bundan böyle 5 kuruş (pence) para alınacaktı. Tabii bu makul bir süre öncesinden açıklandı ve insanların süpermarketlere giderken plastik torba yerine bez torba ve çantalara yönelmesi sağlandı. Plastik torbalar kasalarda gözlerden ırak yerlere kaldırıldı. Süpermarketlerin hepsi bez torba üretip satıyorlardı, ama bunları daha görünür yerlere, kasanın yakınına koymaya başladılar.

Peki neden? Poşetler naylon oldukları için doğada kaybolmaları 400-1.000 yıl arasında süre alıyor. Evet, 1.000 yıl! Üstelik dünya çapında yalnızca yüzde 1’i geri dönüştürülebiliyor. İngiltere’de şu an plastik atıkların sadece yüzde 24’ü geri dönüşüme kazandırılabiliyormuş. Halbuki bu rakam Almanya’da yüzde 44. Ayrıca İngiltere’de bir saat içinde ürettiğimiz çöp miktarı, Londra’nın devasa konser salonu Royal Albert Hall’u dolduracak kadar çokmuş!

Plastik torba kullanımını azaltarak çevreyi koruma projesi İngiltere’den önce, 2011 yılında Galler’de uygulanmaya başlanmış. Böylece bez torba kullanımı dört yıl içinde yüzde 70 oranında azaltılmış. Üstelik plastik torbalar için harcanan bu 5 kuruşlar toplam 17 milyon sterlinlik bir kaynak oluşturmuş ve bu para yardım derneklerine, hayır kurumlarına aktarılmış.

Peki İngiltere’de durum ne? İngiltere’deki tüm süpermarketlerde torba kullanımı parayla satılmaya başlandığından bu yana yüzde 85 oranında azalmış. (2019 güncellemesi: bedava plastik torba yasağının uygulanmaya başlanmasından bir yıl sonra, İngiltere sahillerinde bulunan plastik torbaların sayısı yüzde 37 oranında azalmış.) Satışlardan elde edilen 29 milyon sterlinin üzerinde gelir ise hayır kurumlarına aktarılmış. Bu bağışları alan hayır kurumları çevre, eğitim, sağlık, kültür-sanat ve spor alanlarında çalışıyorlar. Türkiye’de böyle bir şey yapılsa, herhalde başta eli poşetli teyzelerimiz isyan eder 🙂 Ama aslında çok değil, bir-iki kuşak önce yaşayan teyzeler alışverişte naylon poşet değil, pazar filesi kullanıyordu. Var mı hatırlayanınız? Sevindirici bir gelişme, pazar fileleri demode değil, “cool” oldu ve geri döndü! Artık gittigidiyor‘da, Migros’ta, Fileciler.com‘da satılıyorlar. Hatta bu yaz Alaçatı’da dolaşırken oradaki tasarım dükkanlarında bile satıldığını gördüm. )

bez
Bez çantaların bunun gibi özel tasarımlıları internetten satın alınabilir.

Biz de poşet kullanımımızı tamamen durdurmasak da en azından azaltarak bu gidişatı durdurabiliriz. Pazar filelerini kullanabiliriz. Teyze gibi görünmek istemeyenler, bez çanta kullanabilirler. IKEA, Silk and Cashmere gibi bazı mağazalar, bazı eczaneler alışverişimizle birlikte bunlardan veriyorlar. Market alışverişine giderken bunlardan birini el ya da sırt çantamıza atabilir ve alışverişimizi bunlarla yapabiliriz. Her gün markete gitmesek de işyerine gelen bir paketi, kargoyu, kitabımızı,  işe getirdiğimiz yemek kabını taşımak için de bunları kullanabiliriz. Bir tanesini arabamıza da atabiliriz. Aranızdan ne fark eder, bunları ben yapsam birçok kişi yapmıyor diyenler çıkabilir. Onları aşağıya kopyaladığım “Deniz yıldızının Öyküsü“nü okumaya davet ediyorum 🙂

“Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve “Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsunuz?” diye sorar.

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları için” yanıtını verince, adam şaşkınlıkla  “İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini denize atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?” der.

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi, “Bakın, bunun için çok şey değişti.” karşılığını verir.”

 

ecology

 

Peki bez çanta taşımak dışında dünyamızı kurtarmak için başka neler yapabiliriz? İngiltere’de bunun prensibi şu: “Azalt, yeniden kullan, geri dönüştür.” Yani ihtiyacımız olan şeyleri almak zorunda değiliz. Tüketimimizi azaltalım. İyi durumdaki eşyaları ve malzemeleri yeniden kullanalım. Kullanmadığımızı kullanacak birine verelim. Artık kullanılmaz hale gelenleri ise çöpe atmak yerine geri dönüşüme gönderelim.

Benim kullandığım yöntemler aşağıda. Hepsi son derece basit, size zaman ya da para kaybı yaşatmayacak küçük dokunuşlar. Ama sonunda kendinizi iyi hissedeceğiniz garanti! 🙂

  • Çöplerimizi ayrıştırmak ve geri dönüşüme göndermek (yiyecek artıklarını belki sokağımızdaki sahipsiz hayvanlara vermek, kompost yapıp gübre olarak kullanmak vs)
  • Alışveriş poşetlerini atmak yerine yeniden kullanmak (alışverişte veya çöp torbası olarak)
  • İşimizin bittiği eşyaları eğer geri dönüştürülebiliyorlarsa çöpe değil, dönüşüm kutularına atmak. Bunların başında en çok tükettiğimiz kalemlerden biri olan kağıt geliyor: her türlü kullanılmamış kağıt, paket kağıdı, kargo kağıdı, temiz kese kağıdı, hediye kağıdı, gazete, dergi, ambalaj kağıdı buna dahil. Mesela annem kadın çorabı paketlerinden çıkan kağıtları notluk olarak kullanır. Ayrıca hediye paketlerini de yırtmadan açar, yıpranmamış hediye kağıtlarını, kurdele ve rafyaları başka hediyeleri paketlerken tekrar kullanır 🙂 Ben de ondan öğrendiklerimi hayata geçiriyorum. Semtinizde geri dönüşüm kutuları yoksa belediyenizden ısrarla talep ediniz 🙂 Bu konuda Yeşilist çok yararlı bir diyagram yapmıştı, aşağıda sunuyorum:

    Belediye belediye İstanbul geri dönüşüm rehberi

  • İşyerlerimizde sıkça kullanılan pil, toner kartuşu, ayrıca cam ve plastik gibi maddeleri de ayrıştırmak
  • Gereksiz belge veya yazışmaları, e-postaları yazdırmamak, gereksiz veya işi bitmiş ama yazdırmış bulunduğumuz bir şeyi yırtıp atmamak, müsvedde olarak kullanmak veya geri dönüşüm kutusuna atmak
  • E-bilet gibi gerekli evrakı çıktı alarak değil, dijital ortamda saklamak, kağıt israfından kaçınmak (Bunun için iPhone’daki ücretsiz Wallet-Passbook uygulamasını kullanabilirsiniz. Ayrıca kupon ve mağaza üyelik kartlarını telefonda taşımak için indirebileceğiniz ücretsiz Stocard uygulaması Türkiye’de de kullanılabiliyor. Bu sayede cüzdanınız hafifliyor.)
  • İşyerlerimizde kağıt geri dönüşüm kutusu yoksa Lokman Hekim Sağlık Vakfı‘ndan ücretsiz kağıt kutusu sipariş etmek
  • Sadece bir yüzü kullanılmış kağıtları müsvedde, notluk veya yazıcı kağıdı olarak kullanmak
  • Mutfakta plastik kaplar, yoğurt kapları yerine cam kap kullanmak (Ülkemizde Borcam zaten çok kullanılıyor ve bu harika bir şey. Ama kahvaltı, saklama veya servis kabı olarak plastik yerine cam kullanabiliriz. Plastik çevreye ve insana zararlı, hem de çirkin. Ben mesela IKEA’nın şu kaplarından aldım ve çok memnunum.) Aynı şekilde plastik spatula veya kepçe, kaşık yerine şimşir, bambu veya metal aparat kullanmak. Cam kavanozları yıkayıp tekrar kullanmak (baharat koymak, işe yemek veya süt getirmek için bunları kullanabilirsiniz. Hem cam, plastik gibi sağlıksız bir saklama kabı değil. Yıkaması da daha kolay.)
  • Banyoda katkı malzemeli sıvı sabun ve duş jelleri yerine eski usül katı sabun kullanmak. Üstelik daha ucuz! (Bunu sağlıklı yaşamın kitabını yazmış (!) bir aile dostumuzdan öğrendim. Otellerden de alabilirsiniz.)
  • Konuklarınız için banyoda kağıt havlu yerine temiz, yeni bir kumaş havlu bulundurmak. Ben konuklarım için renk renk küçük el havluları aldım. Bunları banyoda ufak bir sepete yerleştirdim. Çok estetik duruyor. (Yine annemin taktiği! 🙂
  • Mutfakta kağıt havlu yerine sarı bez kullanmak
  • Daha az ambalaj malzemesi tüketmek, yerel üreticiyi desteklemek, en önemlisi de doğal ve ucuz gıdalara erişebilmek için semt pazarlarına -tabii ki bez çantalarımızla!- gitmek (Ben yeni evimize taşınınca, her Cumartesi semt pazarına gitmeye başladım. Çünkü oradan aldığım sebze-meyve süpermarketten alınana benzemiyor, hemen bozuluveriyor. Bu da doğal, katkısız ürünler aldığımı gösteriyor. Üstelik bozulacak diye hemen yemeğini yapmak zorunda kalıyorum, evde birden birsürü sebze yemeği oluyor 🙂 Valla pazara gitmeyen başladığımdan beri sağlıklı yediğim için, hiç çaba harcamadan kilo bile verdim!)

carbon-footprint

Bu arada çevre ve ekoloji temalı siteleri ve blogları takip etmeye ne dersiniz? Benim sevdiklerim işte şunlar:

  • Dört yıllık çöpünü bir tek kavanoza sığdırabilen, Amerikalı “çöpsüz hayat” aktivisti Lauren Singer’ın sitesi Trash is for Tossers (Lauren, YouTube videolarında kendisi doğal deodoran, diş macunu ve çamaşır deterjanı yapıyor, size de öğretiyor. Hatta kendi doğal temizlik ürünleri şirketini bile kurdu: Simply Co.)
  • Yine ABD’den Alden Wicker’ın sitesi EcoCult (Alden’ın gönderdiği elektronik haber bültenlerinde yararlı çevreci makaleler oluyor.)
  • İngiltere’den dünya tatlısı Kate Arnell’ın EcoBoost adlı sitesi (Kate’in faydalı çevreci ürünleri ve mekanları tanıttığı videoları aynı zamanda çok eğlenceli)
  • Türkiye’den Yeşilist (çok iyi haberler ve kullanışlı diyagramlar hazırlıyorlar, tebrik ediyorum! 🙂

Peki sizin çevreyi ve doğayı koruma taktikleriniz neler? Yorumlarınızı merakla bekliyorum 🙂

 

 

ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

1 Comment

Leave a Reply

en_GBEnglish (UK)