Black Sheep (Kara Koyun) Coffee adlı Londra kafesi, müşterilerinin kendilerine alırken evsizlere de kahve alabilmesini sağlayacak bir sistem geliştirdi. Müşteriler evsizler için de sıcak içecek almak istediği takdirde bunu kafedeki kara tahtaya bir etiket yapıştırarak gösteriyor ve onun da parasını ödüyor. Evsizler de tahtadaki etiketi çıkarıp kasaya götürerek ücretsiz içeceklerini alıyor. Böylece kahve içme bahanesiyle hayır işlemiş oluyorsunuz. Aslında bu özünde İtalya’daki “askıda kahve” uygulamasının aynısı. Böylece İtalyanlar kendilerine kahve alırken bir kahve de “askıya asarak” tanımadıkları yoksul kişilere veya öğrencilere kahve ısmarlamış oluyorlar.

free coffee board
Black Sheep’in evsizler için kahve kara tahtası…

Black Sheep’in, finans merkezi City’deki Aldgate East ve yine merkezde bulunan Charlotte Street’te olmak üzere Londra’da şubesi var. Siz de kahvenizi içerken iyilik yapmak, “bir deniz yıldızını daha suya atmak” isterseniz buyrun Black Sheep’e!

*** Deniz yıldızını suya atmak da neyin nesi diyenler için, bu hikayeyi de aşağıya kopyaladım. Bunu ilk kez İpek Ongun’un bir kitabında okumuş ve çok etkilenmiştim. Meğer Lauren Tseley adlı bir kişinin yazdığı bir öyküymüş.

“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında dans eder gibi bir hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne dans eden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dans etmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanusa fırlatıyormuş. Biraz daha yaklaşınca seslenmiş:
Günaydın. Ne yapıyorsun böyle?
Genç adam durmuş, başını kaldırmış ve cevap vermiş:
– Okyanusa deniz yıldızı atıyorum.
– Sanırım şöyle sormalıydım, demiş, bilge adam.. Neden okyanusa deniz yıldızı atıyorsun?.
– Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler.
– Ama delikanlı, görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı deniz yıldızıyla dolu. Hiçbir şey fark etmez.
Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir deniz yıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış.
– Bunun için fark etti.
Bu cevap bilgeyi şaşırtmış. Ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca bir şeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü gözünün önünden gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru fark etmiş ki, o koca bilim adamı, o büyük şair, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Çünkü bu gencin aslında yaptığının evrende bir gözlemci olmayı ve olup biteni izlemeyi değil, evrende bir oyuncu olmayı ve bir fark yaratmayı seçmek olduğunu anlamış. Utanmış. O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini bilerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa deniz yıldızı atarak geçirmiş.”

Kafenin internet sitesi http://www.leavetheherdbehind.com/

internet sitesiAldgate East şubesi: Aldgate Tower, 2 Leman Street, London, E1 8FA (Sadece hafta içi ve 06:30 – 16:00 saatleri arasında açık) 

Diğer şubesi: 63 Charlotte Street, London, W1T 4PG (Haftaiçi: 08:00 – 18:00, Cumartesi: 09:00 – 18:00, Pazar: 10:00 – 18:00 saatleri arasında açık) 

ingiliz filiz
İngiltere’ye ilk kez 2007 yılında eğitim için, İstanbul’dan geldim. Daha sonra 13 yıla yakın bir süre Londra’da yaşadım. 2.5 yıl önce de İngiltere’nin güneyinde küçük bir kente taşındım. İngiltere’de yaşam ve kültür konulu yazılarımı bu blogda topluyorum. Bu yazıların büyük bölümünü Londra’da yaşarken yazdım ve müzik, yeme-içme, sinema gibi ilgi alanlarımı Londra’da düzenlenen etkinlikler çerçevesinde paylaştım. Şu an çocuklu hayat dolayısıyla eskisi kadar kültürel etkinliğe katılamıyorum, dolayısıyla blog konularım da biraz evrim geçirdi. Çocuk kitapları, çocuk oyunları, aile dostu lokantalar, pub’lar, tatil seçenekleri gibi konularda yazıyorum artık daha çok. Yine de Londra’ya arada bir de olsa gidiyorum ve bu gidişlerimde katıldığım etkinlikleri yazmaya devam edeceğim. Blogumla ilgili görüşlerinizi ve sorularınızı yazıların altına yorum şeklinde bırakabilirsiniz. Eposta adresim:filiz (at) ingilizfiliz (nokta) com Özellikle yazmamı istediğiniz bir konu olursa belirtebilirsiniz. Ayrıca bültenime abone olursanız ne güzel olur 🙂 Bülten aboneliği için aşağıya tıklayabilirsiniz: https://ingilizfiliz.com/newsletter-sign-up/ Keyifli okumalar… 🙂

Leave a Reply

en_GBEnglish (UK)